Park Camii
  MÜSLÜMAN İYİ HUYLU OLUR
 

 MÜSLÜMAN İYİ HUYLU OLUR


Ahlak, huy demek, davranış ve düşünüş biçimi demektir. Alışkanlıklar demektir.

Huylar: iyi, kötü diye ikiye ayrılır.

Yaratıcı iyi şeyleri de yaratır. Kötü şeyleri de yaratır. Fakat kötülüğe asla razı olmaz. Kul, iyi ile kötü arasında tercih eder. Bu konuda hürdür.

Kötülük, kader değildir. Allah kötülükleri haram kılmış, günah saymış yasaklamıştır. Allah kimseye zulmetmez, insan kendi kendine zulmeder.

İnsan, hareketlerinde hür olduğu için, dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekilecektir.

Ahlakın, inançla ibadetlerle yakından ilgisi vardır. Ahlakın kaynağı dindir. Allah’ı olmayanın ahlakı olmaz. Son zamanlarda her şeyde olduğu gibi, ahlak erozyonu yaşanıyor. Herkes şikayetçi, şikayetçi olmayan yok. İşveren şikayetçi, işçi şikayetçi, satıcı şikayetçi alıcı şikayetçi, hizmet eden şikayetçi, hizmet gören şikayetçi, millet şikayetçi, vekil şikayetçi. Hülasa memnun kimse yok.

Bütün insanlık, korkunç bir ahlak bunalımı içindedir. Avrupa’da doğan her üç çocuktan biri evlilik dışıdır. Bazı ülkelerde evlilik dışı hayat, evliliğin önündedir. Medeni sayılan ülkelerde taciz, tecavüz, ırz namus emniyetini ortadan kaldırmıştır. Suçlu çocuk sayısında müthiş bir patlama vardır.

Newyork’ta dünya milletlerini Tanıma Enstitüsünün 1987 genel kurulunda Türkiye’de aile yapısını yıkmak için TV ile Türk ahlakının çökertilmesi kararı alınmıştır.

Şer güçler her zaman görev başındadır. Geçenlerde ırz edep, haya ve namus gibi kelimelerin kanundan çıkarılması için mecliste bir gurup çağdaş kadın, 44 sayfalık dosya dağıtmıştır.



a. AHLAK İKİYE AYRILIR:



1. GÜZEL AHLAK:

Allah Resulü şöyle buyurur: “İyilik, kalbin huzur duyduğu şeydir. Kötülük ise kişiyi azdıran, arsızlaştıran davranışlardır.”

- “Güzel ahlak, Allah’ın ahlakıdır.” (Seçme Hadisler: 1)

- “Ey muaz! İnsanlara karşı ahlakını güzelleştir.” (Age: 5)

- “En hayırlınız, ahlakça en güzel olanınızdır.” (Age: 6)

- “Doğru ol, ahlakın güzelleşsin.” (Age: 38)

Güzel ahlaktan mahrum olan, bütün hayırlardan mahrum olur. Güzel ahlaklının derecesini allah yükseltir.

İslamın hedefi üstün ahlaktır. Allah islam peygamberi için: “Şüphesiz sen yüce bir ahlaka sahipsin” (Kalem: 4) demiştir.

Bunun yanında, allah Rasulü de: “Ben üstün ahlakı tamamlamak için gönderildim” demiştir.

Ahlak, doğumdan ölüme bütün hayatın her safhasında lüzumlu olan şeydir. Herkese de lazımdır.

Kısaca islamın temeli güzel ahlaktır, hedefi de güzel ahlaktır. Müslüman da ahlakı güzel olandır.

Sözün özü, güzelahlak fayda ve hayır temeline dayalı olan ahlaktır.



2. KÖTÜ AHLAK: Zararlı ve faydasız olan huydur.

İnsanda kötü olmama ve kötülük yapmama gücü vardır. İslama göre her doğan temiz doğar. Kur’an-da şöyle buyrulur:

- “Kim iyilik yaparsa, kendi lenihe yapmış olur. Kim de kötü bir iş yaparsa, kendi aleyhie yapmış olur.” (Fussılat: 46)

Allah Rasulü: “Birşeye yumuşaklık girerse, o şeyi süsler. Bir şeye de sertlik girerse, onu kötüleştirir.”

- “Kıyamet günü insanların en kötüsü, ahlakı kötü olandır.”

- “Kötü ahlak, sirkenin balı bozduğu gibi ameli bozar.” (Ramuz: 97/4)

- Maida: 2 de: “Sakın günah ve kötülükte yardımlaşmayın” buyrulmuştur.

- “Allah kötüyü ve kötülüğü emretmez.” (A’raf: 28)

- “Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse, hemen alaha sığın” (A’raf: 200)

- “Başınıza gelen musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.” (Şura: 30)

- “Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.” (Yunus: 44)

Netice olarak; kötülüğü seçen de işleyen de ve kötü olan da insanın kendisidir.



b. AHLAK DEĞİŞİR Mİ?



İnsan ahlakı ve bütün alışkanlıklarını sonradan kazanır. Çevresinden etkilenir.

İnsan doğuştan ahlaklı ve ahlaksız değildir. Aksi bir durum olsaydı cezanın, mükafatın, cennetin, cehennemin bir anlamı olmazdı. Adaletsizlik olurdu. Zulüm olurdu. Kula itiraz hakkı doğardı.

Kur’an-da sünnette yap yapma emirleri vardır. Haram helal ölçüleri vardır.

Bir hadiste: “Ahlakınızı güzelleştirin” buyrulmuştur.

Cenab –ı Allah insanı yaratmış, ona akıl vermiş, irade vermiş peygamber ve kitap göndermiştir…

Bütün hayvanlar bile ehlileştiriliyor, terbiye ediliyor…

Hapse girip çıkan nice insanın değiştiğini, tevbe etenlerin düzeldiğini görüyoruz.

Nasıl bir hastalık tedavi edilebiliyorsa, insandaki kötü ahlak da iyileştirilebiliyor.



c. AHLAKIN KAYNAĞI



Ahlakın kaynadığı dindir. Korkunun, baskının kanunun kanun adamının koyduğu ahlak kuralları hem geçici hem de değişkendir. Böyle kurallara insanlar isteyerek uymazlar.

Kanunların uygulanması da apayrı bir konu. Napolyon der ki: “Ahlakın olmadığı yerde kanun bir şey yapamaz.”

Kanun, insanların düşünce ve niyetleriyle ilgilenmez.

Kanun, bilirse bulursa ve yakalarsa cezalandırır. Bazen suçsuz insanı bile cezalandırır, yanılabilir.

Kanun, iyiliğe teşvik etmez. “Ahlaklı olun” demez.

Ahlaklı olmayı emreden, bunun için kurallar koyan, ahlaklıya mükafat veren dindir. Din karşılıksız iyiliği emreder. Din, faydacı insan olmayı insanı olgunlaştırmayı emreder. Her zaman her yerde ahlaklı olmayı emreder.

- “Kendisi için istediğini başkası için istemeyen kamil mü’min değildir” der.

- “Müslüman, elinden dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir” der.

-“En hayırlınız insanlara en çok faydalı olanınızdır” der.

Dinde ölçü: “Allah biliyor allah görüyor, allah soracak” olmalıdır.

J. J. Reusseau’nun dediği gibi: “İnsan, allaha inandığı ölçüde faziletlidir.”

Emil adlı eserinde de: “Allaha inanmadan da bir insanın faziletli olabileceğini zannediyordum. Ne kadar yanılmışım” der.

Ahlak, yaptırım gücünü dinden alır.

Kant’ın dediği gibi “Eğer din olmasaydı, insanlar onu icat ederlerdi.”

İslamda ibadet, insanı kötü ahlaktan ayıramıyorsa o ibadet ibadet sayılmaz.



d. AHLAKLI KİMSENİN VASIFLARI



- Kendisine nimet veren ve iyilik gelmesine sebep olana şükreder, teşekkür eder.

- İyi ve hayır olan şeyleri hayat tarzı edinir.

- İnsani ve sosyal sorumluluklarını yerine getirir.

- Vefalı olur.

- Doğru dürüst davranır.

- Sabırlı hoşgörülü olur.

- Kendine ailesine ve başkalarına karşı görevlerini yerine getirir.

- Adildir, hak hukuka riayet eder. Güvenilirdir.

- Her türlü temizliği sever. Kötü alışkanlıklar edinmez.

- Boş şeylerle uğraşmayı sevmez.

- Güler yüzlü, tatlı sözlüdür.

- Dengeli davranır, dengeli yaşar.

- Tek kelimeyle sadece zararsız kimse değil, aynı zamanda faydalı kimsedir.



e. AHLAKSIZLIĞIN SEBEPLERİ NELERDİR?



- İnançsızlık eya inanç zayıflığı başta gelen sebeptir.

- Manevi değerlere bağlılığın zayıf olması.

- Eğitimsizlik, bilgisizlik.

- Fakirlik, işsizlik (Hadis: “Fakirlik küfür olayazdı.”)

- Ahlaki çökünçü, yozlaşma.

- Suçlunun ceza görmemesi, cezaların caydırıcı olmaması.

- Suça götüren davranışların yayılması.

- Kötü örneklerin çok ve etkili oluşu.

- Yayın organlarının suça yöneltmesi ve özendirmesi.

- Kötü arkadaşlar, kötü çevre vs…







f. NASIL İYİ HUYLU OLUNUR?



- İyi insan, iyi Müslüman olmakla ahirete inanmakla.

- Kendisini başkalarının yerine koymakla.

- Helal yiyip içmekle (Haram insanın mayasını bozar.)

- Çevrenin kötülüklerinden korumakla.

- Ahlaksızlardaki kötülüğün bir işe yaramadığına dikkatle.

- İyilikleri, güzel alışkanlıkları adet haline getirmekle.

- Boş ve manasız işlerden uzak kalmakla (Mü’minun: 3)

- “Rahmanın has kulları yer yüzünde tevazu ile yürürler. Kendini bilmezler. Onlara sataştığında incitmeden “selam” derler geçerler.” (Furkan: 63) İyi Müslüman olmakla.

- “Boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile geçip giderler.” (Furkan: 72)

- Hz. Peygamber: “Allahım senden sıhhat afiyet ve güzel ahlak dilerim” diye dua etmiştir.

- Hz. Peygamber: “Bir insan iyilik yaptığında sevinç, kötülük yaptığında üzüntü duyabiliyorsa, işte o gerçek mümindir.”

- “Kötü şeyleri terk, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.” (Hadis)

- “İnsanlar hata eder. Hata edenlerin en hayırlısı ise tevbe edendir.” (Tirmizi Kıyamet: 49) Hatada ısrar etmeyip terk etmekle.

- “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” (Bakara: 195)

- “En kötü kul, nefsine kul olup da sapıklığa düşen kimsedir.” (Tirmizi Kıyamet: 17) Nefsin esaretinden, şeytanın tuzaklarından uzak kalmakla iyi huylu olunur.



9. İYİ HUYLAR NELERDİR?



1. Verdiği nimetlerden dolayı Cenab –ı allaha hamd etmek, şükretmek yani kulluğunu bilmek, acizliğini bilmek.

Kur’an-da: “Eğer siz iman eder, şükrederseniz, Allah size neden azab etsin!” Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir. (Nisa: 147)

- “Siz beni ibadetle anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin.” (Bakara: 152)

- “Şükreden kendisi için şükretmiş, nankörlük eden de ancak kendisi için nankörlük etmiş olur.” (Neml: 40)

- “Şükrederseniz nimetimi arttırırım, nankörlük ederseniz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim: 7) buyrularak şükretmemiz emredilmiştir.

Şükredene Allah iyilik verir, kötülük vermez. Derdini arttırmaz.



2. Sabretmek: Cenab –ı Allahtan gelen herşeye razı olmak demektir.

Kur’an-da:

- “Sabır ve namazla allahtan yardım isteyin.” (Bakara: 45)

- “Ey iman edenler! Sabredin.” (Al –i imran: 200)

- “Onlar öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah için harcarlar.” (Hac: 35)

- Asr suresinde sabreden ve sabrı tavsiye edenlerin zararda olmadıkları bildirilir.

Derde sabır Allah’ın rızasını kazandırır.

Sabırla koruk helva olur.

Sabreden derviş muradına ermiş derler.



3. İyi niyetli olmak: Önce niyet iyi olacak. Bozuk niyetle iyiliğe ulaşılamaz. Hz. Peygamber:

- “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.”

- “Ameller niyete göredir.”

Her konuda, herkes için iyi düşünmek, iyi niyetli olmak islam ahlakının temelini teşkil eder.

Niyet, iyi ise akibet hayır olur.



4. İffetli hayalı olmak: Hz. Peygamber:

- “Haya imandandır. Utanmıyorsan dilediğini yap” (Seçme hadisler: 66)

- “Haya hayır getirir.” (Age: 67)

- “Haya bir yerde bulunursa, Allah ona iffet verir. (Age: 71)”

- “Kim iffetli kalmak isterse, Allah onu güzelleştirir. ” (Ramuz: 389/7)

- “Ahlakı bozuk kimselerin evine uğramayın.” (Ebu Davut: 4928)

Baldızı Esma çocukken peygamberin yanına gelmişti ince elbise giymişti. Peygamber ona:

- “Ey Esma! Buluğ çağına gelmiş bir kızın bu şekilde giyinmesi caiz değildir.” (Ebu Davut: Libas: 28) demiştir.

- “Ey İnsanlar! Haya etmiyorsunuz. Yemeyeceğiniz şeyleri topluyor, oturmayacağınız binalar yapıyor, yetişemeyeceğiniz hayaller kuruyorsunuz. Bunlardan utanmıyor musunuz?” (Ramuz: 495/6) buyrulmuştur.

Kur’an-da şöyle emredilmiştir:

- “Mü’min erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını korumalarını söyle. Mümin kadınlara da söyle gözlerini haramdan korusunlar. Namus ve iffetlerini korusunlar.” (Nur: 30 – 31)

- “Zinaya yaklaşmayın. Zira o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra: 32)

Hz. Peygamber: “Ana ve babaya iyilik edin ki çocuklarınız size itaat etsin. İffetli ve namuslu olun ki, kadınlarınız da iffetli namuslu olsun.” (Seçme Hadisler: 143/11)



5. Ahde Vefa Göstermek:

Müslüman sözünde durur. Kur’an-daki emirler şöyle:

- “Ey iman edenler! Akitlerin gereğini yerine getirin.” (Maida: 1)

- “Verdiğiniz sözü yerine getirin.” (İsra: 34)

- “Anlaşma yaptığınız zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin. Ve Allah’ı şahit tutarak ettiğiniz yeminleri bozmayınız.” (Nahl: 91)

- “Müminler, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.” (Müminun:

- “Ey iman edenler! Allah’a ve rasulüne hainlik etmeyin.” (Enfal: 27)

İlk yaratılışta Rabbımız bize: “Ben sizin Rabbınız değil miyim?” dedi. “Rabbımızsın” dedik. Kulluk için söz verdik…

Allah rasulü: “Münafığın alameti üçtür: Söylediğinde yalan söyler. Söz verdiğinde sözünü yerine getirmez. Emaneti korumaz.” (R. Salıhın: 2/692)

- “Emanete riayeti olmayanın imanı ve ahdi olmayanın dini yoktur.” (Ramuz: 463/3)



6. Doğru olmak: Söz ve davranışlarında doğru olmak:

Ziya Paşa: “İnsana sadakaf yanaşır görse de ikrah yardımcısıdır doğruların Hz. Allah” der.

Dürüstlük, manevi zenginliktir.

Kur’an-da:

- “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud: 112)

- “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyonsunuz. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” (Saf: 2 – 3)

- “Rabbımız Allahtır” deyip, daha sonra da dosdoğru olanlar var ya; işte onlara kıyamette korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidir… (Ahkaf: 13 – 14)

- “Doğrularla beraber ol.” (Tevbe: 119)

- “Rableri yanında sözü, özü doğru olanlar şehidlik mertebesine erenlerdir.” (Hadid: 19)

- “Rabbimiz Allahtır” deyip sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara, korkmayın, üzülmeyin, size, vad olunan cennetle sevinin, derler. (Füssılat: 30)

- “Ey iman edenler! Allahtan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. Böyle yaparsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar…” (Ahzab: 70 – 71) buyrulmuştur.

İmam –ı azamın doğru sözlülüğü, eşkiyayı utandırmış, eşkiyalıktan vezgeçirmiştir.

Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurur:

- “Aleyhinize de olsa dosdoğru ol.”

- “Allaha inandım” de, dosdoğru ol. (Müslim iman: 13)

- “Doğruluk iyiliğe, iyilik cennete götürür. İnsan doğru söyleye söyleye Allah yanında sadıklardan yazılır.” (Ramuz 103/4)”

- “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz kalplarineze ve amellerinize bakar.” (Müslim Birr: 34)

Kamil Mümin olmak için inandığı gibi yaşamak gerekir.

Mevlana: “Göründüğün gibi ol, olduğun gibi görün” der.

Müslüman, aleyhine de, zararına da olsa dosdoğru olan ve kıvırtmayan kimsedir. Çünkü; doğruların yardımcısı ALLAH’tır.



7. Hakkı söylemek:

Hz. Peygamber:

- “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.”

“Cihadın en üstünü zalim yönetici karşısında hakkı söylemektir.” (İbni mace, fiten: 21)

Hak, doğru gizlenmez. Gördün, gördün. Görmedim. Görmedim olmaz. Biliyorsan biliyorsun. Bilmiyorum olmaz.

Hakkı ayakta tutmanın, birilerin zarar görmesine sebep olmanın vebali büyüktür.

Hak söylenmez, haklının yanında olunmazsa iş zulme, yalana kadar gidecektir.

8. Adil olmak:

Adalet, eşitlik bir çok şeyin temelidir. Hz. Ömer(ra): “Adalet mülkün temelidir” demiştir.

- “Allah size, mutlaka emanetleri ehline vermemizi ve insanlar arasında da adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa: 58)

- “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun. Kendiniz ana babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik yapın…” (Nisa: 135)

- “Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı emreder. Çirkin işleri fenalık ve azgınlığı da yasaklar…” (Nahl: 90)

- “Allah adil olanları sever.” (Maida: 42) + (mümtehine:

- “Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Maida: 2)

Her konuda herkese karşı adil olunmalıdır. Hatta evlatlar arasında bile adil olunmalıdır.

- Yönetimde adil, karar adil olursa o toplum mutlu olur.



9. İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak:

Hz. Peygamber: “İyiliği emretmeyen, kötülükten men etmeyen bizden değildir.” (Seçme hadisler: 218/35)

Cenab –ı allah peygamberine: “Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’raf: 199)

- “O müminlerki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler.” (Hac: 41)

Lokman oğluna: “Oğulcuğum! Namazı kıl iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış…” (Lokman: 17) öğüdü hatırlatılmıştır.

İslamda banane yok. Her koyun kendi bacağından asılır yok. Gemisini kurtaran kaptan yok. Tek başına kurtuluş yok. İslamda güzel söz sadakadır. Öğüt vermek sadakadır. İnsanları kötülükten alıkoymak üzerimize farzdır.

Başkalarının hidayetine sebep olmanın sevabı büyüktür.



10. Hakka çağırmak: Doğruyu, güzeli anlatmak.

Cenab –ı Allah peygamberine şöyle diyor:

“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (İsrâ: 53)

Musa peygambere de Firavun için:

“Tatlı söz söyle” diye emretmiştir.

Hz. Peygamber: “Ya hayır söyle, ya da sus!” buyurmuştur.

Bir hadislerinde de: “Din nasihattir” demiştir. Ayrıca:

- “Güzel söz sadakadır.” (R. Salihin: 2/697) buyurmuştur.

Asr suresinde: “Hakkı birbirine tavsiye edenlerin zararda olmadığı bildirilmiştir.”



11. Affetmek, hoşgörülü olmak.

Kur’an-da şöyle buyrulmuştur:

- “O takva sahipleri öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah böyle güzel davranışta bulunanları sever.” (Al –i imran: 134)

- “Bağışlayın Allah da sizi bağışlasın. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?” (Nur: 22)

- “Onlar büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şura: 37)

- “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı allaha aittir. Doğrusu o, zalimleri sevmez.” (Sura: 40)

- “Alçak gönüllü ol.” (Hıcr: 88) diye emredilmiştir.

Allah’ın affı gazabından daha büyüktür. Allah Resulü:

“Hiddet şeytandandır.” (Seçme hadisler: 88) buyurmuştur.

Allah, af edeni af eder.







12. Şefkat ve merhamet göstermek:

Allah Resulü: “Allah’a yemin ederim ki, cennete ancak merhametliler girer.” (Ramuz: 458/6)

- “Kıyamet günü bir kul Allah’ın huzuruna getirilir. Cennetlik bir sevabı bulunmaz. Allah: “Onu cennete koyun. Zira o aile fertlerine karşı merhametlidir.” (Age: 505/3) buyurur.” Bir ayette de:

- “Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın muhakkak ki, insanlar etrafından dağılıp giderlerdi.” (Al –i imran: 159) buyrulur.

Allah Resulü der ki: “Merhamet edene Allah da merhamet eder. Yerdekilere acıyınız ki, göktekiler de size acısın. Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Seçme Hadisler: 218/33 – 34)

Yumuşaklık, güzel davranmak, acımak Müslüman’ın vasıflarındandır.

“İnandım” diyen gerçekten inanmış ise İslam’ı yaşamak ve İslam ahlakı ile ahlaklanmak zorundadır. Değilse müslümanlık iddia ile olmaz. Sözde olmaz özde olur.



13. Güleryüzlü, tatlı dilli olmak: Kabalıktan uzak olmak.

Peygamberimiz, güler yüzlü tatlı dilli idi. Şerlikten, kabalıktan hoşlanmazdı.

Kur’an-da: “İnsanlara güzel söz söyleyin.” (Bakara: 83)

- “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir.” (Bakara: 263)

- “Habibim sen Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır…” (Nahl: 125)

- “Kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler.” (İsra: 53)

- “Firavuna güzel söz söyleyin. Belki o aklını başına alır veya korkar.” (Taha: 44) buyrulur. Bir hadiste de:

- “Yumuşaklıktan mahrum olan, her hayırdan mahrum olur.” (Seçme Hadis: 80)

Atalarımız: “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demişlerdir.

Enes (ra): “On yıl hizmetinde bulundum peygamber bana öfkelenmedi” der.



14. Kolaylık sağlamak, kolaylaştırmak:

İslam kolaylık dinidir. Zorlama yoktur. İnsanın gücünü zorlamaz.

- “Allah sizin için kolaylık ister. Zorluk istemez.” (Bakara: 185)

Hz. Aişe şöyle der: “Allah Rasulü iki durumdan birini seçmek gerektiğinde eğer kötü değilse, mutlaka kolay olanını seçerdi.” (Buhari Edep: 80)

- “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” (Seçme hadisler: 76/3)

Ah, eşimize, çocuklarımıza, başkalarına böyle davranabilsek…



15. Başkalarının kusurunu örtmek bağışlamak:

Peygamberimizin haber verdiğine göre; dünya da başkalarının kusurlarını örtenin ahirette de kusurunu Allah örtecektir. Başkalarının kusurlarını teşhir edenin de Allah kusurlarını açığa vuracaktır.

Nur suresinin 22. ayetinde: “Allah’ın sizi bağışlamasını ister misiniz? Allah çok bağışlayandır. Çok merhametlidir.” Denir.

Allah kusurlarımızı yüzümüze vursaydı, yüzümüze bakılır mıydı?:::



16. Ölçülü konuşmak: Prensipli yaşamak.

Atalarımız: “Az ye, az uyu, az konuş” demişlerdir. Bu aynı zamanda dinin temel prensipleridir.

“Çok söz yalansız olmaz.” Denmiştir.

“Büyük lokma yut, ama büyük konuşma” derler.

“Söz gümüşse, sükut altındır” demişlerdir.

Hep kendinden bahsetmek, başkalarına söz hakkı vermemek, başkalarının soğumasına neden olur.

Gerektiğinde konuşmak en uygun olanıdır.

“Biliyorsan konuş faydalansınlar. Bilmiyorsan sus insan sansınlar” diye bir söz var.

Aslında bütün bu ihtiyacımız olan şeyleri Allah Resulünün sünnetinde bulmamız mümkün. O’nu anlasak, uysak problem kalmayacak.



17. Cömert olmak başkalarına yardım etmek:

Hz. Peygamber:

- “Allah cömerttir, cömertleri sever.”

- “En hayırlınız başkalarına faydalı olanınızdır” demiştir.

İslam’da Allah’ın kullarına faydalı olmak esastır.

Hz. Ali (ra) ın dediği gibi para harcanmadan faydası dokunmaz.

Şeytan, fakirlikle korkutarak cömertliğin önüne geçmek ister. Kur’an-da: “Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kaybettiklerinin hasretini çekersin.” (İsra: 29)

Cömertlik Müslüman’ın vasfıdır. Peygamber cömertti, sahabe cömertti. Allah cömerttir, cömertleri sever.



18. Sır saklamak:

Hz. Peygamber:

- “Kıyamet gününde derecesi en fena olan eşinin sırrını yayandır.” (R. Salihin: 2/688)

- “Ev halkından izinsiz olarak evin içine bakanın gözünü patlatmak helâl olur.” (Kardavi, Helal Haram: 328)

- “Kendini sevmeyen bir topluluğun sözlerini dinleyenin kulağına erimiş bakır dökülür.” (Age.)

İslam’da günah bile gizlenir. Açıktan işlemenin günahı daha çoktur.

Başkalarının sırrını yaymak günahtır. Hele emanet edilen bir sırrı yaymak hainliktir.

Peygamberimiz, evli bir kimsenin gönlünün aktığı bir kimseye ait durumu gizlerse cennet vaat ediyor.

Bir de insanın ulaştığı manevi mertebeleri, güzel rüyaları saklaması lazımdır.



19. Kanaatkar olmak:

Aç gözlü olmamak gerekir.

Kanaatkar olmak verilenle ve var olanla yetinmek İslam ahlakındandır.

Var olana, Allah’ın ihsanına şükredilirse rabbim ihsanını arttırır.

Gözünü dünyaya dikenleri, sabah dünya kaygısı ile uyananları Allah sevmez.

İnsan bu dünyadan sümüklü mendilini, kirli çorabını bile götüremiyor.

Hırs devamlı insanı rahatsız eder.







20. Çevresine iyi örnek olmak, iyi çığır açmak.

Peygamberimiz: “Söyleme yap” diyor.

Başkalarını etkilemek istiyorsak en güzel tebliğ yolu örnek olmaktır.

Müslüman, örnek insandır. Görünümü ile hareketleri ile Allah’ı peygamberi hatırlatır, güzel duyguların oluşmasına neden olur.

Çığır açmak, güzelliklerin, iyiliklerin ömrünü uzatmaktır. İyilikleri ahirete taşımaktır.

Açılan çığır devam ettiği müddetçe sevap vardır.

Eğer kötülüğe çığır açıldıysa, günah da devamlıdır. İşleyenlerin günahı kadar çığır açana yazılır.



21. Günahtan kaçmak:

Günaha düşerim korkusu, haram yerim endişesi duymayan, dikkat etmeyen, şüpheli şeyleri terk etmeyen günaha düşer.

Her günah kalpte siyah nokta oluşturur…

Günah, Allah’la arada perde oluşturur…

Hiçbir günah küçük görülmemelidir…

Günahta ısrar, en büyük günahtır. Çünkü başka günahlara götürür.

Müslüman günahına pişman olur, tevbe eder ve bir daha ona dönmez.

Müslüman, günah adamı değil sevap adamıdır. Yani Müslüman, günahı sevmez. Günahtan tiksinir, kaçınır. Günah onu rahatsız eder.



22. Tepki göstermek:

Pısırık, korkak, nemelazımcı Müslüman olmaz.

Müslüman, iyiye taraf, destek olan ve kötülüğe de tepki gösterendir.

Peygamberimiz: “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” demiştir. Bir başka hadiste de şöyle demiştir:

- “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle yok edin. Değilse dilinizle yok edin. O da olmazsa kalbinizle buğzedin. Bu ise imanın en zayıf noktasıdır.”

Kötüye, kötülüğe tepki göstermemek destek olmaktır. Mühlet vermektir.

Şöyle denebiliyor: “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” Ne kadar yanlış…



23. Başkalarına saygı göstermek:

Hz. Peygamber, Mekke’nin fethinde Hz. Ebubekir babasını getirmişti. Ona: Bu ihtiyarı niçin rahatsız ettin. Ben onun yanına giderdim. Demişti.

Bir toplum yaşlılar ve sabi çocuklar yüzü suyu hürmetine rızıklandırılır.

Yaşlılar dua ağacımızdır. Onların hayır duası alınmalıdır.

İslam, küçüğe sevgi, büyüğe saygı emreder.

Peygamberimiz: “Yaşlılara saygı gösterene Cenab–ı Allah ihtiyarlığında saygı gösterecek, hizmet edecek kimseler halk eder.” Buyurmuştur.

İnsanı sevmek, saygı duymak inancımızın gereğidir. Yunus: “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” demiştir.

Başkalarına saygı duymak, insanın mükemmel Müslüman oluşundandır.



24. Selam vermek selam almak:

Kur’an-da: “Bir selamla selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin.” (Nisa: 86)

Hz. Peygamber: “Önce selam sonra kelam”. demiştir.

Selam verilmesi gerekenlere selam vermek,hal hatır sormak hem dini, hem de insani görevdir.

Selamlaşmak, dualaşmaktır.

Selam vermek sünnet, almak vaciptir. Ciddi bir şekilde verilip alınmalıdır.



25. Meşru olan davete icabet etmek:

Davete icabet sünnettir.

Atalarımız: “Davet edilen yere erinme, davet edilmeyen yerde görünme” demişlerdir.

Ortam meşru ise, davet eden meşru iş yapıyorsa, o davete gidilir.

Ziyaretleşmek, ikramlaşmak dinimizin emridir.

Meşru olmayan yere de gitmemek sünnettir. Komşu hakkının ve akraba hakkının önünde Allah’ın hukuku vardır.



26. Ailesine karşı iyi davranmak:

Allah: “Ailenizle iyi geçinin.” (Nisa: 19) diye emrediyor.

Hz. Peygamber de: “İmanca en mükemmeliniz ahlakı güzel ve kadınlarına karşı iyi olanınızdır.” (Seçme Hadisler: 181/77)

- “Mazeret olmadan kocasından kendisini boşamasını isteyen kadına cennetin kokusu haramdır.” (Seçme Hadisler: 185/84)

- “Kocası razı olduğu halde ölen kadın cennete girer.” (Age: 191/93)

- “Kocasından uzak kalan, kendini uzak tutan kadına melekler lanet eder.” (Age: 191/94)

- “En şerliniz kadını döven kaba erkeklerdir.”

İslam’da ne hanım dövülür, ne çocuk dövülür, ne de ana baba dövülür. Allah Kur’an-da “öf” bile deme diyor.









27. Kötülüğe karşı iyilik yapmak:

Kötülüğe kötülük, herkesin işidir. Hayırdan nasibi olmayan, kötülük düşünür. Kötülük yapar. Kur’an-da şöyle buyrulur:

- “İman sahipleri kötülüğü iyilikle savarlar.” (Kasas: 54) “Kötülükten yüz çevirirler, kendini bilmezleri arkadaş edinmezler, muhatap saymazlar.” (Kasas: 55)

Ahlaklı adaletli ve ölçülü davranmak, iman sahiplerinizin işi olarak bildirilmiştir.

İslam’da intikam almak yoktur.

Hz. Peygamberin davranışı, müşriklerin Müslüman olmasını sağlamıştır.



28. Her zaman Allah rızasını gözetmek:

Müslüman, şahsi menfaat istemez, Allah’ın rızasını ister. Allah’ın sevmediği huyları terk eder.

İman sahibi:

- Allah’ı sever.

- Emrini sever.

- Sevdiğini sever, sevmediğini sevmez.

- Rızasına uygun yaşar. Allah’ın sevmediklerini terk eder.

Müslüman, her işinde, ibadetinde Allah rızasını gözetir. Allah rızasını ister. Yaptığını Allah rızası için yapar, terk ettiğini de Allah için terk eder. Bir işte Allah rızası yoksa, ondan uzak durur.

Bir insan hem Allah’ı hem de şeytanı memnun edemez. Bir işte nefis varsa, şeytanın arzusu varsa, Allah rızası yoktur.

Her Müslüman zaman zaman sormalıdır:

- Allah için ne yaptım?

- Allah için neyi terk ettim?

- Allah için geçirdiğim ne kadar zamanım var?

- Allah için ne verdim, ne aldım?

- Allah’a ne götüreceğim?



29. Haya sahibi olmak.

Hayasızlık korkunç hastalıktır. Hayasızlıklar karşısında “Edep yahu” dendiğini duyuyoruz.

Peygamber (SAV):

- “Haya imandandır.”

- “Utanmıyorsan dilediğini yap.”

- “Haya hayır getirir.” (R. Salihin 684 – 685) demiştir.

İman zayıf, iman sözde olduğundan hayasızlık arttı, müstehcenlik arttı, sapıklık arttı. Utanmayan dilediğini yapıyor. Hayasızlık kirlilik getiriyor. Hatta bekaretten, iffetten, hayadan, ahlaktan rahatsız olanlar oluyor.

Haya, insanlardan sıyrılıp gittiği zaman insanda hayır kalmıyor, yaptığı işte de hayır kalmıyor. Peygamber hayasız birine “Eğer utanman yoksa git dilediğini yap” demiştir. (K. Sitte: 5/291)

Bir hadislerinde de peygamberimiz, müminden bahsediyor:

“Mümin, ayıplayıcı, lanetleyici, kötü ve kaba sözlü ve hayasız değildir.” (K. Sitte: 14/532)

Kötülük ve hayasızlık konusunda da:

“Kötülük nerede bulunursa, onu mutlaka çirkinleştirir. Haya da bir şeyde bulunursa, onu mutlaka güzelleştirir.” (Seçme hadisler: 71)

Hz. Ömer ne diyor bakın; “Çok gülenin heybeti azalır. Şakacı olanlar bu yüzden hafife alınır. Çok konuşan, çok hata yapar, çok hata yapanların hayası azalır, hayası azalanın ise takvası azalır, takvası azalanların da kalbi ölür.”



30. Hüsnü zanda bulunmak:

Müslüman, kötü düşünmez. Herhangi bir şeyin iyi yönünü düşünür.

Rüyaları, olayları hayra yorar.

İnsanların ve hayatın iyi tarafını görür. İşi tersinden almaz.

Ne olursa olsun her şeyin olumlu yönünü ele alır. Yani gülü görür, dikeni değil.

Kötülere, kötülüklere bakıp karamsar olmaz.

İnsanın hayatta mutlu olabileceği mutlaka bir şeyler vardır.







31. Her şeyde hayır vardır demek:

Müslüman böyle der, böyle inanır ve her şeyin hayırlısını ver Ya rabbi! Diyerek dua eder.

Olayların ardından “Böylesi hayırlıymış” der üzülmez.

Her olaya “Hayırdır inşallah!” diye bakacaktır. Olumsuz görmeyecek, “Aksi şeytan” demeyecektir.

Bir, olan şeyde hayır vardır. Birde olmayan şeyde hayır vardır.

Müslüman, kendinden daha iyi durumda olana bakmayacak, ona imrenmeyecektir. Daha aşağıdakilere bakıp haline şükredip, mutlu olacaktır. Değilse üzülür, mutsuz olur.

Musa peygamber Cenab –ı Allah’a sorar:

- Sen kullarından ne zaman razı olursun?

- Onlar benden ne zaman razı olurlarsa!…

Biz ilahi takdire razı olmaktan başka ne yapabiliriz ki…

Ayrıca neyin bizim yararımıza, neyin de bizim zararımıza olduğunu tam olarak bilemeyiz. Hayır gibi görürüz, sonu şer olur. Şer gibi görürüz, son uhayır olur. Allah bilir.

Kur’an-da: “Her zorluğun yanında bir kolaylık vardır” buyrulmuştur.

Bazı şeyler hoşumuza gitmeyebilir ama ardında hayır vardır. Günahlara kefaret vardır. Cennet vardır.

Kur’an-da: “Neyin hayırlı, neyin de şer olduğunu bilemezsiniz. Hayır dersiniz şerdir. Şer dersiniz hayırdır. Neyin hayır, neyin şer olduğunu Allah bilir.” buyrulur.



32. Müslüman’ın en büyük özelliklerinden biri işlerinde istişare ve istihare etmesidir.

İnsanın sormaya, danışmaya her zaman her konuda ihtiyacı vardır.

Şair: İnsan beşer durmaz şaşar,

Eyler hata üçer beşer” demiştir.



Dünya ve ahiret işleri, insanın tek başına halledeceği işler değildir.

Peygamberimiz (as): “İstişare eden mahrum kalmaz. İstişare eden pişman olmaz. İstişare eden darlık görmez. İstişare eden yardım görür.” (Ramuz el Ehadis: 374/8 + 108/1)

“Danışan dağlar aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış” diye bir atasözümüz var.

Kur’an-da: “İşlerinde istişare et” (Al–i imran: 159)

- “Onların aralarındaki işleri, istişare iledir.” (Şura: 38)

- “Bilmiyorsanız bilene sorun.” (Nahl: 43)

Peygamberimiz (as): “İstişare eden zillete düşmez.” (Hadis Ans: 16/42) buyurmuş ashabıyla hep istişare etmiştir.

Herkese akıl danışılmaz, herkesle istişare edilmez.

- “Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” denmiştir.



33. Müslüman’ın bir özeliği de istihare etmesidir.

İstihare, Cenab –ı Allah’a danışmadır.

- Aklen, ilmen ve dinen doğru bilinen bir konuda istişare ve istihare olmaz.

- Her akla gelen konuda da istihare olmaz.

İstihare, bir şeyin hayırlısını dilemektir. Meşru bir konuda bir işaret almak için, namaz kılıp, dua edip, yatmaktır.

İstihare sünnettir.

Buraya kadar iyi huylardan önemli olanlarını gördük. Cenab–ı Allah ahlakımızı güzelleştirsin. Bize yakınlarımıza sevdiklerimize iyi huylar versin. Kötü ahlaktan kötü huylardan ve kötü alışkanlıklardan korusun.



h. KÖTÜ HUYLARDAN BAZILARI



Kötü huy, faydasız ve zararlı olan bir davranıştır. Allah huyları yaratmış iyilerini insanlara, kötülerini hayvanlara vermiştir.







1. Günah işlemek:

Günah işlemek, Allah’ın korumasından çıkıp isyan etmektir. Azaba, cehenneme razı olmak demektir. Kendine zulümdür.

Günah işlemek, insanın kendi aleyhine çalışması demektir.

Hayırdan nasibi olmayanlar günah işlerler.

Günah işleyen, Allah’ın sevmediği bir kuldur. (Bakara: 276)

Günahtan korunmak, iman sahibinin işidir.

Kötülük için yaratılmadık

Görevimiz, kötülük değil. Kötülükten, günahtan kaçmaktır.

Kulun Allah’a karşı görevi; emrine itaat, yasaklarından kaçmaktır.



2. Hak yemek:

Cenab –ı Allah kul hakkını helallaşılmazsa affetmeyeceğini bildirmiştir. Hac da yapsa, şehit de olsa kulla helalleşecektir.

Kul hakkı gibi hayvan hakkı da önemlidir.

Kul hakkı ile ibadet olmaz.

- Dünyada helalleşme nasıl olacak…

- Ahirette nasıl olacak…



3. Yemin etmek

Yemin yedi büyük günahtan biridir.

- “Yalan yere yemin nesli keser, malın bereketini giderir.” (Ramuz: 241/8)

- “Kimi Müslüman kardeşinin hakkını yalanla yeminle alırsa, Allah ona cenneti haram kılar, cehennemi vacip kılar.” (Age: 408/1)

Yemini alışkanlık haline getirmemek gerekir. Edilen yeminler bozulduğu zaman kefaret gerekir.



4. Yalan söylemek:

Peygamberimiz Müslüman’ın özelliklerini anlatırken yalan söylemeyeceğini üstüne basa basa zikreder.

Yalan söyleyenlere Allah’ın laneti vardır.

Yalan, münafıklık alametidir.

Peygamber: “Yalan söyleyene yazıklar olsun” demiştir.

Kur’an-da “Yalan sözden sakının” (Hac:30)

- “Yalan uyduranlar, Allah’ın ayetlerine inanmayanlardır.” (Nahl: 105)

- “Ey iman edenler! Allah’tan korkun doğru söyleyin.” (Ahzab: 70)

Hz. Peygamber: Yalandan kaçının. Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de insanı cehenneme götürür. İnsan yalan söylemeye devam ederse, Allah yanında yalancılardan yazılır.” (Buhari Mezalım: 3)

- “Yalan, rızkı eksiltir.”

- “Yalan söyleyenin ağzının kokusundan melek bir mil öteye gider.” (Ramuz: 104/11)

Biri peygambere: “Dört kötü huyum var; her kötülüğü yaparım. Hırsızlık ederim, içki içerim, yalan söylerim” der. Peygamber ona:

- Bana yalan söylemeyeceğine söz ver, der. O da söz verir. Kötülük aklına gelince “Peygamber bana şunu yaptın mı derse ne derim der ve hepsinden vazgeçer.”

Her kötülüğün başı yalandır.



5. İkiyüzlülük:

Kur’an-da: “Yapmadığınızı söylemeyiniz, Allah katında büyük öfkeye sebep olur.” (Saff: 3)

Hz. Peygamber: “İnsanların en fenası, birine ayrı diğerine ayrı görünendir. Bunlar iki yüzlü kimselerdir.” (Seçme hadisler: 101/49)

- “Dünyada iki yüzlü olanlar, kıyamette ateşten iki yüzlü olduğu halde haşr olunacaklardır.” (Seçme Hadisler: 102/50) der.

İki yüzlü davrananlara dinimizde “Münafık” denir.



6. Gıybet etmek:

“Gıybet, bir kusuru arkadan söylemektir.” (Ramuz: 226/1)

Kur’an-da: “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline!” (Hümeze: 1)

- “Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ancak haksızlığa uğrayan başka.” (Nisa: 148)

- “Onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Ancak bir hayır için veya insanların arasının düzelmesi için hariç.” (Nisa: 114)

- “Gizli konuşmalar şeytandandır.” (Mücadele: 10)

Hz. Peygamber: “Ya hayır söyle ya da sus.” (R. Salihin: 3/1540)

- “Müslüman, başkalarının elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Age: 3/1541)

- “Biri öldüğü zaman onu bırakın, gıybetini yapmayın.” (Seçme hadis: 258/98)

- “Kim gıyabında bir Müslüman’ın ırzını, namusunu savunursa, Allah onu cehennemden azad eder.” (Age: 260/103)

- “İsrafı, çok soru sormayı ve dedikoduyu terk edin.” (Ramuz: 284/11)

- “Gıybetin kefareti, gıybet ettiği kimse için mağfiret dilemektir.” (Ramuz: 339/14)



Hangi halde gıybet olmaz:

- Kötülüğü önlemek

- Günahtan alıkoymak

- Öğüt, nasihat verirken bazıları şöyle şöyle …. demek

- Tanınmazsa, isim zikredilmezse.



Ne yapılır?
- Dinlenmez.

- Mani olunur. Vazgeçirilmezse,

- Terk edilir.



Kefareti Nedir?
- Pişmanlık tevbe

- Sadaka verip onun hayrına bağışlamak

- Helalleşmek



Gıybet, ölü kardeşinin etini yemektir. Gıybet fitne fesat kaynağıdır.

Peygamber (as) der ki:

- “Bir kimseye şer olarak bir Müslüman’a hakaret etmesi kafidir.” (R. Salihin: 3/1605)

Fudayl bin İyaz, kendisine:

- Falanca senin haysiyetinle oynuyor, senin hakkında dedikodu yapıyor, denildiği zaman:

- Vallahi ben, bunu ona emreden şeytana kızıyorum, der ve sonra ilave edermiş:

- Allah’ım, eğer o kulun doğru söylüyorsa, beni affet; yalan söylüyorsa onu affet!



7. Laf getirip Götürmek (Koğuculuk)

Kur’an-da: “Yemin eden, daima kusur arayan, kınayan, laf getirip götüren, iyiliği engelleyen, mütecaviz, günaha dadanmış kaba ve haşin soysuzlara hiçbir sebeple boyun eğme.” (Kalem: 11-14)

Hz. Peygamber: “Koğucu cennete giremez.” (Müslim 1/101)

Sineğin mikrop taşıdığı gibi, laf taşınmaz.



Musa aleyhisselam, Rabbine yalvarırken, der ki:

- Aylardır yaptığımız yağmur duasını kabul buyurmuyor musun. Rabbim, neden ola ki?

Cevap gelir kendisine:

- İçinizde bir gammaz, gıybetçi var da ondan.

Musa aleyhisselam hemen sorar:

- Rabbim, o adam kim ise bildir de onu hemen içimizden kovalayıp çıkaralım.

Rabbimizin ikaz dolu cevabı ibretli olur.

- Ya Musa, o gammazın kim olduğunu söylersem ben de gammazlık etmiş olmaz mıyım? Ben azimüşşan “gammazları” ve “gammazlığı” asla sevmediğim halde onu ben nasıl yaparım? Şahıs aleyhinde bulunurum?

Hazreti Musa mahcubiyetle başını aşağı eğerek, jurnalciliğin, gıybetin, dedikodunun Allah yanındaki kötülüğünü düşünür.

Bir müddet sonra yine vahy –i ilahi gelir.

- Ya Musa, o “gammaz” öldü. Falan yerde cenazesi kalkacak, git onun cenazesini kaldır.

Günlerdir yaptıkları duaların reddine sebep olan gıybetçinin kim olduğunu merak eden Hazreti Musa, koşa koşa gider, bir de bakar ki, ortalıkta birkaç tane cenaze beklemekte, bunların içinde gıybetçinin kim olduğu yine bilinmemektedir.

Tekrar yalvaran Hazret –i Musa:

- Ya Rabbi, der. Bu kadar cenazenin içinde o gammazın kim olduğunu yine bilemedim. Bu defa yine ibretli cevabı alır:

- Ya Musa! Benim bir sıfatım da “Settar”dır. Yani ayıpları örtücüdür. O gammaz kulumun ayıbını senin yanında örtmek için cenazelerin içinde kendisini sakladım. Boşuna araştırma, bulamazsın! Bulmaya da mecbur değilsin!



8. İftira etmek:

Aslı olmayan, doğru olmayan bir şeyi isnat etmek.

Kur’an-da: “İftira apaçık bir günahtır.” (Ahzab: 58)

- “Namuslu kadına iftira etmeyiniz.” (Nur: 4)

- “İnsanlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını isteyenler için dünyada ve ahirette çetin bir azap vardır.” (Nur: 19)

- “Namuslu bir kimseyi zina iftirasında bulunan dünyada ve ahirette lanetlenmiştir. Yaptıklarına dilleri, elleri ayakları şahitlik ettiği gün onlar için çok büyük azap vardır.” (Nur: 23 – 24)

Hz. Peygamber: “Kim dili ile cinsel organı hakkında teminat verirse ben de ona cennet için kefil olurum.”

- “Azabı en çok arttıran günahlardan biri de müslümanın ırzına haksız yere dil uzatmaktır.” (Seçme Hadisler: 256/94)

iftira, yanan bir ateştir. Herkesi yakar.



9. Hased etmek:

Hased eden büyük günah işlemiş olur. Çünkü hased iyilikleri yer bitirir.

Kur’an-da: “Allah’ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin.” (Nisa: 32)

Hz. Peygember: İnsanlar hasetlik etmedikçe, hayır üzeredirler. (Seçme Hadisler: 115/69)

Bencil insanı allah sevmez.

Felak suresinde hased eden hasedcinin şerrinden Allah’a s

 
  Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol